2006 Kasım KPDS (247 Kelime)
★
abundant(adj)
bol, çok, bereketli, verimli
★
adherent(n)
taraftar, yandaş
★
adherent(adj)
yapışık, bağlı, yapışkan
★
affair(n)
iş, mesele, hadise
★
afflict(v)
eziyet etmek, acı vermek
★
age of enlightenment(n)
aydınlanma çağı
★
agreemeent(n)
anlaşma, sözleşme, antlaşma
★
agriculture(n)
tarım, ziraat
★
ahead of(adj)
önde, ileride
★
aid(n)
yardım, yardımcı, destek
★
allocate(v)
ayırmak, paylaştırmak, bölüştürmek
★
altogether(adv)
tamamen, hepten, büsbütün
★
amaze(v)
şaşırtmak, hayrete düşürmek
★
amplitude(n)
genlik, genişlik
★
applicant(n)
başvuru sahibi, aday, istekli
★
appreciate(v)
takdir etmek, farkına varmak
★
apprehension(n)
endişe, kaygı
★
approachable(adj)
ulaşılabilir, cana yakın
★
ardent(adj)
ateşli, coşkun, parlak
★
arrangement(n)
düzenleme, anlaşma
★
arrive(v)
varmak, ulaşmak, gelmek
★
artifact(n)
yapay, insan eliyle yapılmış şey
★
assign(v)
atamak, vermek, belirlemek
★
assumption(n)
varsayım, farzetme
★
attend(v)
katılmak, dikkatini vermek, dinlemek, bulunmak
★
attitude(n)
tutum, tavır, davranış
★
attorney(n)
avukat, vekil
★
avail(v)
yaramak, işe yaramak, yararı olmak
★
aware(adj)
farkında, haberdar, farkında olan
★
behaviour(n)
davranış, tutum
★
belated(adj)
gecikmiş, geç kalmış
★
beset(v)
sarmak, rahat vermemek, kuşatmak
★
book(v)
ayırmak, rezervasyon yapmak
★
century(n)
yüzyıl, asır
★
cherish(v)
beslemek, yaşatmak, değer vermek
★
citizen(n)
vatandaş, yurttaş, sakin
★
climatic(adj)
iklimsel, iklimle ilgili
★
coincidence(n)
tesadüf, rastlantı, çatışma
★
collaborative(adj)
işbirlikçi
★
collapse(v)
çökmek, yıkılmak
★
come up with(v)
gelmek, ulaşmak, yetişmek, öne sürmek
★
commodity(n)
ürün, gelir kaynağı, mal
★
commonplace(adj)
olağan, sıradan, bayağı
★
compare(v)
karşılaştırmak, kıyaslamak
★
competition(n)
yarışma, mücadele, rekabet
★
complain(v)
şikayet etmek, yakınmak, sızlanmak, söylenmek
★
comprehensive(adj)
kapsamlı
★
conduct(v)
idare etmek, yürütmek, davranış
★
confident(adj)
güvenli, kendine güvenen
★
conservative(adj)
muhafazakar, sağcı
★
consideration(n)
önem, düşünce, bedel
★
constitute(v)
oluşturmak, kurmak
★
constitution(n)
anayasa, tüzük
★
contest(n)
yarışma, itiraz, çekişme, inkar
★
continue(v)
devam etmek, sürdürmek
★
contribute(v)
katkıda bulunmak
★
contribution(n)
katkı, yardım, destek
★
controversial(adj)
tartışmalı
★
correlation(n)
ilişki, bağıntı
★
country(n)
ülke, köy, taşra
★
courteous(adj)
nazik, saygılı, kibar
★
criticism(n)
eleştiri, tenkit, kınama
★
debate(v)
tartışmak, görüşmek
★
decision(n)
karar, hüküm, sonuç
★
decline(n)
azalmak, düşüş, gerileme
★
depend(v)
güvenmek, bağlı olmak, tabi olmak
★
deserve(v)
hak etmek, layık olmak
★
detail(n)
detay, ayrıntı
★
determination(n)
belirleme, tespit, kararlılık
★
determine(v)
belirlemek, karar vermek
★
discrimination(n)
ayırt etme
★
disrepute(n)
itibarsızlık, adı çıkmış, kötü şöhret
★
dissolve(v)
eritmek, dağıtmak
★
distinctive(adj)
belirgin, ayırıcı, kendine özgü
★
distort(v)
çarpıtmak, saptırmak
★
domestic(adj)
yerli, ev ile ilgili
★
donor(n)
verici, bağışta bulunan kimse
★
dread(v)
korkmak, ürkmek
★
elderly(adj)
yaşlı, ihtiyar
★
embody(v)
somutlaştırmak, cisimleştirmek, içermek, bir bütün halinde toplamak
★
eminent(adj)
seçkin, ünlü, yüksek rütbeli
★
enact(v)
sahnelemek, çıkarmak, canlandırmak, yasallaştırmak
★
endeavour(v)
gayret etmek, çalışmak
★
enormous(adj)
çok geniş, kocaman
★
enterprise(n)
kuruluş, girişim, teşebbüs, cesaret, atılganlık
★
envision(v)
gözünün önüne getirmek, düşünmek
★
era(n)
çağ, çığır, devir
★
eradicate(v)
kökünü kurutmak, yok etmek, kökünden sökmek
★
event(n)
olay, durum, vaka
★
excavation(n)
kazı çalışması
★
exception(n)
istisna, hariç tutma
★
excrete(v)
salgılamak, çıkarmak
★
exhaustive(adj)
etraflı, ayrıntılı, kapsamlı
★
exist(v)
var olmak, yaşamak, bulunmak
★
expend(v)
tüketmek, harcamak, sarfetmek
★
exploit(v)
sömürmek, kullanmak
★
extend(v)
uzatmak, genişletmek, yaymak
★
extensive(adj)
geniş, yaygın
★
extensively(adv)
yaygın olarak
★
extraordinary(adj)
olağanüstü, sıradışı
★
fact(n)
gerçek, olgu, olay
★
fall(v)
düşmek, yıkılmak, devrilmek
★
familiarity(n)
aşinalık, yakınlık, yatkınlık
★
fervent(adj)
hararetli, ateşli
★
fluctuation(n)
dalgalanma, değişip durma
★
friendliness(n)
dostluk, samimiyet
★
frustrate(v)
engel olmak, hayal kırıklığına uğramak
★
fund(n)
fon, sermaye, kaynak
★
galleon(n)
kalyon, büyük İspanyol gemisi
★
genera(n)
cins, tür, familya
★
generosity(n)
cömertlik, soylu davranış
★
grain(n)
tahıl, tane, tanecik, granül
★
hardship(n)
sıkıntı, zorluk, güçlük
★
hay(n)
saman, ot, kuru ot
★
identification(n)
kimlik, tanıma, teşhis
★
improve(v)
geliştirmek, ilerlemek
★
in place of(adv)
yerine, karşılık olarak
★
increase(v)
artırmak, yükseltmek, artmak
★
indestructible(adj)
yok edilemez, dayanıklı, yıkılmaz
★
individual(adj)
bireysel, tek, kişisel
★
internal(adj)
iç, dahili, stajyer
★
international(adj)
uluslararası
★
interpretation(n)
yorumlama, yorum, tercüme
★
invalid(adj)
geçersiz, hükümsüz
★
involve(v)
gerektirmek, karışmak, bulaşmak
★
keep up with(v)
devam etmek, ayak uydurmak, yetişmek
★
landslide(n)
heyelan, toprak kayması
★
liable(adj)
sorumlu, yükümlü, mesul
★
livestock(v)
çiftlik hayvanları, haşarat
★
management(n)
yönetim, işletme, idare
★
muscular(adj)
kaslı, adeleli, kuvvetli
★
nimble(adj)
çevik, çabuk, atik
★
noticeable(adj)
farkedilebilir, göze çarpan, belli
★
obtain(v)
elde etmek, edinmek, sağlamak
★
on behalf of(adv)
adına, namına
★
orientation(n)
uyum sağlama, yönlendirme
★
ornamentation(n)
süsleme, süs, takı
★
oscillation(n)
salınım, titreşim
★
overrun(v)
istila etmek
★
pension(n)
emeklilik, pansiyon, yatılı okul, konaklama hizmetleri
★
plot(v)
plan üzerine işaretlemek
★
point out to(v)
işaret etmek
★
poise(v)
dengelemek, asılı durmak
★
pressure(n)
basınç, baskı
★
profound(adj)
derin, şiddetli
★
prominent(adj)
belirgin, önemli, önde gelen
★
promt(adj)
hemen, çabuk, nakit
★
promt(v)
yönlendirmek, harekete geçirmek
★
promt(adv)
tam, dakik olarak
★
propagate(v)
yaymak, çoğaltmak, üretmek, propaganda yapmak
★
quantify(v)
ölçmek, miktar belirlemek
★
rationale(n)
gerekçe, mantık, mantıklı açıklama
★
ray(n)
ışın, ışık hüzmesi
★
receive(v)
almak, maruz kalmak
★
recognize(v)
tanımak, farkına varmak, kabul etmek
★
reduction(n)
azaltma, eksiltme
★
refinement(n)
arıtma, incelik, tasfiye, saflık
★
reflect(v)
yansıtmak, aksettirmek
★
regain(v)
yeniden kazanmak, tekrar kavuşmak, geri dönmek
★
remain(v)
kalmak, sürdürmek, durmak
★
resemblance(n)
benzerlik
★
reveal(v)
açığa çıkarmak
★
revolve(v)
dönmek, döndürmek, devretmek
★
robust(adj)
güçlü, kuvvetli, gürbüz, dirençli
★
rugged(adj)
engebeli, sarp, zorlu
★
schedule(v)
zamanlamak, programlamak
★
seclusion(n)
inziva, toplumda uzak yaşama, gözlerden uzak yer
★
sediment(n)
tortu, çökelti, posa, telve
★
seized(v)
ele geçirilen, kaçırmamak, yakalamak
★
semi-autonomous(adj)
yarı özerk
★
set out(v)
yola çıkmak, girişmek, dikmek, sergilemek, düzenlemek
★
settled(adj)
yerleşik, oturmuş, sabit
★
settlement(n)
yerleşme, ödeme, anlaşma, yerleşim yeri, iskan
★
severity(n)
şiddet, ciddiyet
★
slaughter(v)
kesim, katliam, kırım
★
soil(n)
toprak, kir, arazi, gübre, ülke
★
splendid(adj)
görkemli, mükemmel, harika
★
strong(adj)
güçlü, kuvvetli, sağlam, şiddetli
★
structure(n)
yapı, bina
★
substantial(adj)
önemli, sağlam, dayanıklı
★
sufferer(n)
hasta, dertli kimse, çeken kimse
★
television transmission(n)
televizyon yayını
★
tend(v)
meyletmek, yönelmek
★
threaten(v)
tahdit etmek
★
throb(n)
çarpıntı, zonklama, nabız atışı
★
totalitarian(adj)
totaliter, tek partili rejimle ilgili
★
tutor(n)
özel öğretmen, ders kitabı
★
tutor(v)
özel ders vermek, özel ders almak
★
undertake(v)
üstlenmek, girişmek, yüklenmek
★
unfold(v)
açılmak, açmak, gözler önüne sermek
★
unsteady(adj)
kararsız, düzensiz, değişken, istikrarsız
★
vaccine(n)
aşı, aşı maddesi
★
visualize(v)
görselleştirmek
★
wane(v)
azalmak, küçülmek
★
wealth(n)
zenginlik, servet, mal varlığı
★
well-watered(adj)
sulak
★
whaling(n)
balina avcılığı
★
worldwide(adj)
dünya çapında, evrensel
★
yield(n)
verim, getiri, gelir